Disleksi: Mitler ve Gerçekler

Mit: Zeki insanlar dislektik olmazlar, dislektikler aptaldır.

Gerçek: Disleksi ve zeka birbiriyle ilişkili değillerdir. Dislektik bireyler normal veya üstü zekaya sahiplerdir. Birçok dislektik birey parlak bir zekaya sahiptir ve dislektik olmayan yetişkinler yaratıcılardır.

Mit: Disleksi nadirdir.

Gerçek: 30 yıldır yapılmış olan araştırmaların kanıtlarına göre disleksi yaygındır. Ve çocukları etkileyebilecek en yaygın öğrenme bozukluğudur. Yaygınlığı dilden dile göre değişmekle birlikte Amerika’da yapılan araştırmalarda %20, her 5 insandan 1’i,  gibi sonuçlar ortaya çıkmıştır.

Mit: Disleksi zamanla geçer, atlatılır.

Gerçek: Disleksi yaşam boyu süren bir bozukluktur. Fonolojik becerilerin ilköğretim başlangıcından lise sonuna dek yıllık ölçümü bozukluğun yetişkinlikte de sürdüğünü göstermiştir. Buna rağmen dislektik bireyler kesinlikle okuma-yazma öğrenebilirler.

Mit: Disleksi daha iyi hale getirilemez, doğuştan ve süreklidir.

Gerçek: Disleksi yaşam boyu süren bir bozukluk olduğu halde, erken ve verimli müdahale ile öğrenci başarılı olabilir. Disleksinin yarattığı kimi olumsuzluklar (olumsuz benlik algısı gibi) önlenebilir.

Mit: Disleksi erken tanılanamaz.

Gerçek: Disleksi uzmanlar tarafından çocuk 5 yaşındayken kesin bir biçimde tespit edilebilir. Erken tanı konulması çocuğun daha hızlı bir şekilde yardım almasını sağlar ve oloumsuz bir benlik algısı geliştirmesini engeller. Bu noktada ailelerin ve özellikle okul öncesi öğretmenlerinin disleksinin belirtilerini bilmeleri önem taşır.

Mit: Disleksi bir hastalıktır.

Gerçek: Disleksi medikal bir sorundan kaynaklanmaz. Disleksiyi iyileştirebilecek bir ilaç tedavisi yoktur.

(Sanırım ülkemizdeki en yaygın yanlış bilgilerden birisi bu. Özellikle medyada bilgisiz kişiler tarafından yazılmış haberlerde “disleksi hastalığı” ifadesi sıkça kullanılıyor. Bir kez daha altını çizelim: Disleksi bir hastalık değildir.)

Mit: Dislektik bireyler fonolojik engellerini görsel/uzamsal zekalarının yüksek olmasıyla telafi ederler.

Gerçek: Bu konuda yapılmış sistematik araştırmalar küçük kanıtlar sundular ancak, tam olarak doğru olduğu iddia edilemez.

(Medyada yaygın yanlış bilgilerden birisi de bu, medyadaki haber başlıklarında şu tip içeriklerle karşılaşıyoruz, “Dahilerin hastalığı disleksi” neresinden tutarsak tutalım yanlış bir başlık. Disleksinin bir hastalık olmadığına zaten değinmiştik. Ancak her dislektik çocuğun bir dahi potansiyeli taşıdığını düşünmek yanlıştır.Dislektik çocuklar normal veya normal üstü zekaya sahiplerdir. Dislektik bireylerin herhangi bir zeka sorunları olmadığını net bir şekilde söyleyebiliriz. Ancak her dislektik çocuk üstün zekalı değildir.)

Mit: Disleksi görsel bir algılama sorunudur, harfleri veya kelimeleri ters görürler.

Gerçek: Disleksi gözlerle ilgili bir problem değildir. Dislektik bireyler yazarken sağ ve sol kavramlarındaki karışıklıktan ve okurken yaşadıkları zorluktan ötürü kimi harfleri ya da kelimeleri ters (ayna görünütüsü şeklinde) yazabilirler.

Disleksinin bir görme bozukluğu olmadığı Albany Üniversitesi’nde Profesör Vellutino tarafından kanıtlanmıştır. Dislektik ve dislektik olmayan Amerikan öğrencilerinden daha önce görmedikleri bir dizi İbrani alfabesi harfini yazmalarını istemiştir. Dislektik öğrenciler harfleri dislektik olmayan öğrencilerle aynı ölçüde doğru yazmışlardır.

Bu yazı yazılırken Debunking the Myths about Dyslexia
yazısından faydalanılmıştır.